1921 yılında Hurliman’ın çalışmaları evcil hayvanların çift tırnaklı hayvanların yüzyıllardır şap hastalığından etkilendiğini kanıtlamıştır. Filtreleri geçebilen ilk ajan olarak tanımlanan şap virusunu 1897 yılında Loefler ve Frosh tanımlamışlardır. Şap hastalığını ise; 1546 yılında ilk tanımlayan Hieranymus Fracastorius’dur. İngiltere'de hastalık ilk olarak Temmuz 1839 da görülmüştür. 1869-1871 arasında 92.162 mihrakta 1.344.525 hayvanın hastalığa yakalandığı kaydedilmiştir. Bunun sonucunda hastalık ihbarı mecburi olarak kabul edilmiştir.Hastalığın yurdumuzdaki seyir ve sonuçlarına ait ilk istatiki bilgiler ‘Osmanlı İstatistik İdarei Umumiyesi’ tarafından 1914 yılında yayınlanmıştır.
1922 de hastalığın birden fazla antijenik tipi olduğu Vallee ve Carre tarafından Fransa'da bulunmuştur. Virusun iki tipi O (Oise) ve A (Allemagne) olarak adlandırılmıştır. 1926 yılında Almanya'da üçüncü bir tip C bulunmuştur. Virusun diğer üç antijenik tipi Pirbright Enstitüsünde tespit edilmiştir. Bu üç tip Afrika'nın güney kısmında bulunduğundan SAT (South African Territories) 1, 2, 3 olarak adlandırılmıştır. Yedinci antijenik farklılık 1954 yılında ilk olarak Pakistan'da daha sonra diğer Asya ülkelerinde bulunmuş ve Asia-1 olarak isimlendirilmiştir. Bu tiplerin alt tipleri de bulunmaktadır.
Dünyada Şap Hastalığı
Şap hastalığı dünyanın bir çok bölgesinde endemiktir ve canlı hayvan ve hayvan ürünlerinin uluslararası ticaretinde her zaman en önemli sınırlama olmuştur. Dünya Ticaret Örgütünün bir çok sınırlamayı kaldırması ile şap hastalığı daha da büyük bir önem kazanmıştır. Hastalığın yayılmasını önlemeye yönelik düzenlemelerin arttırılması uyumu zorlaştırarak ve yasal olmayan ticareti arttırarak ters bir etki yaratmıştır. Bu da şap hastalığının yayılmasını artırıcı etki yapmıştır.
Kuzey Amerika ve Avustralya
A.B.D. ‘de 1870-1929 yılları arasında 9 şap salgını çıkmıştır.1924 yılındaki Kaliforniya ve Teksas salgınlarında toplam 1048 sürüdeki 108.509 evcil hayvan ile 22.000 geyik itlaf edilmiştir. 1929’dan beri A.B.D’de hastalık görülmemektedir.
Meksika 1953, Kanada 1952 yılından bu yana şap hastalığından aridir.
Avustaralya’da 1870’ten beri hastalık görülmemiştir.
Güney ve Orta Amerika
Geçen 10 yıl içinde, Arjantin, Paraguay, Uruguay ve Brezilya’nın güney eyaletlerinde şap hastalığı kontrol programlarının etkinliğinde önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Uruguay’da 1990 salgınından sonra uzun bir süre hastalık görülmedi ve 1992 yılında bu ülkeye OIE tarafından 1992’de “aşılama yapılan hastalıktan ari ülke” statüsü verildi. 1994’de koruyucu aşılamayı durdurdu 1995’te şap hastalığında “aşılama yapılmayan hastalıktan ari ülke” olarak ilan edildi ve Ekim 2000 tarihine kadar hastalık görülmedi. En son Kasım 2001 tarihinde Uruguay’da hastalık rapor edilmiştir.
Arjantin ve Paraguay 1997’de aşılama ile hastalıktan ari olarak ilan edildiler. Ancak 2000 yılında Arjantin’de hastalık tekrar görülmüştür.
2000 yılı yazında Paraguay’daki salgını Uruguay, Brezilya ve Kolombiya salgınları takip etti. Arjantin resmi makamları salgından Paraguay’daki salgını sorumlu tutarken Arjantin gazeteleri tarafından 20.000 baş hayvanın Paraguay’dan illegal olarak getirildiğini iddia edilmiştir
Brezilya’nın iki güney eyaleti Rio Grande do Sul, (Uruguay’la sınır) ve Santa Catarina Ocak 1994 ve Aralık 1993’ de şap hastalığından ari olarak rapor edilmiş ve bu iki eyalet 1998’de aşılama ile ari olarak ilan edilmiştir. Mart 1998’de, Paraguay sınırına yakın bir yerde, tip O salgını rapor edildi. Ağustos 2000’de Rio Grande do Sul eyaletinde hastalık tekrar görülmüştür.
1997’de Bolivya, Kolombiya ve Ekvador’da A ve O tipi şap salgınları rapor edildi.
Mihrak sayıları önceki yıllarla karşılaştırıldığında Güney Amerika ülkelerinde şap hastalığında durumun iyiye gittiği gözlenmektedir.
Güney Amerika’daki salgınlardan A ve O tipi viruslar izole edilmiştir.
Şili ve Guyana halen aşılama uygulanmayan hastalıktan ari ülke statüsüne sahiptir.
Afrika
Afrika’daki Şap salgınlarında SAT1, SAT2, SAT3, A ve O tipi viruslar izole edilmiştir.
Zimbabwe, Namibya, Botswana ve Güney Afrika Cumhuriyeti hariç geri kalan Afrika ülkelerinin çoğunda şap hastalığı endemik olarak ele alınmalıdır.
Şap Hastalığının Afrika’da yayılmasında Afrika bufaloları ve impalalar gibi yabani çift tırnaklı hayvanlar önemli rol oynamaktadır.
Serotip SAT 2, bufalo bulunan büyük bir çiftliğe komşu halka ait bir alanda aşılanmamış sığırlarda çıkmıştır. Nükleotid dizi analizi, salgına yol açan suş ve bufalolardan elde edilen probang izolatının çok yakın bir şekilde ilgili olduğunu göstermiştir. Çiftliğin ve halka açık alanın iki çitle ayrılmış olması nedeniyle impalaların çitleri atlayarak infeksiyonu bufalo ve sığırlar arasında taşımış olabilecekleri düşünülmektedir. SAT2 ve antijenik olarak yeni bir tip A suşu Eritre’den gönderilen örneklerden izole edilmiştir.
Cezayir, Tunus ve Libya’daki durum çok net olmamakla birlikte Mısır’da serotip O salgınları çıkmaya devam etmektedir. Dünya Referans Laboratuvarına (WRL) Fil-dişi sahili, Mali, Moritanya, Ruanda, Senegal ve Libya’dan örnekler gönderilmektedir, fakat bu Afrika kıtasındaki gerçek durumu yansıtmamaktadır. Serotip A Mali, Moritanya, Gambiya ve Senegal’dan gönderilen örneklerden izole edilmektedir. Bu durum bu bölgede yoğun bir salgın olduğunu düşündürmektedir.
2000 yılı yaz aylarında Güney Afrika’da, şap hastalığı nedeniyle et ticaretinin engellenmesinden dolayı et ihracatı ile uğraşanların uğradığı zarar 257.7 milyon dolar olarak tahmin edilmiştir.
Orta ve Doğu Asya
Çin’in bazı bölgeleri, Bangladeş, Myanmar, Tayland, Laos ve Kamboçya’da, şap hastalığı baskın bir şekilde serotip O, A ve Asya 1 bağlı olduğu bildirilmiştir.
Pakistan, Afganistan, Sri Lanka ve Vietnam’dan gönderilen örneklerden Serotip O , Nepal örneklerinden ise serotip Asia 1 ve O izole edilmiştir.
Serotip O Kırgızistan ve Türkmenistan’da da rapor edilmiştir.
Serotip O, A ve Asia 1, yeniden şap hastalığı ari statüsü kazanma çabalarında olan, Malezya yarımadasından izole edildi. Filipinler’deki domuz salgınlarının serotip O’ ya bağlı olduğu bildirilmiştir.
Mart 1997’de, şap hastalığı Tayvan’da 1929’dan beri ilk kez teşhis edildi. Bu hastalığın serotip O ya bağlı olduğu ve genetik olarak Hong Kong ve Filipinler’de görülen suşlara benzediği tespit edilmiştir. Virusun muhtemelen yasal olmayan yollarla ithal edilen et ürünleri ile Çin’den bulaştığı söylendi. Virus hızla adaya yayılmış ve kontrol programı çerçevesinde 4 milyon domuz imha edilmiştir.
1934 yılından beri hastalıktan ari olan Güney Kore’de Mart-2000 ‘de hastalık tespit edilmiş ve Japonya gibi ticaret ortaklarının Kore’ye kapılarını kapatmasıyla Kore, 2000 yılında yaklaşık 400 milyon dolarlık bir kayba uğramıştır.
Batı Asya
Türkiye, İran, İsrail, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn ve S. Arabistan’dan Dünya Referans Laboratuvarı na gönderilen numunelerde A,O ve Asya tipi şap virusları tespit edilmiştir. Antijenik olarak serotip O izolatları önceki yıllarda izole edilenlerle benzer olarak bulunmakla birlikte İran’dan elde edilen serotip A izolatları, Dünya Referans Laboratuvarı (WRL) veri tabanına göre diğer izolatlardan antijenik ve genetik olarak farklı olduğu tespit edilmiştir.
Trakya’da, A İran 96 suşunu içeren Avrupa’da üretilmiş aşıların uygulanması konusunda görüş birliğine varılmıştır.
Avrupa
Avrupa genelde şap hastalığından aridir. Ancak zaman zaman hastalık görülmekte olup bunlar uygulanan kesim politikası ile yok edilmektedir. Son yıllarda İtalya'da 1993, Yunanistan'da 1994, 1996 ve 2000 Bulgaristan'da 1991, 1993 ve 1996 da şap hastalığı çıkmış ve eradike edilmistir. Bu ülkelerin yanısıra Arnavutluk, Makedonya ve Yugoslavya'da da hastalık görülmüş ve eradike edilmiştir. 2001 yılında İngiltere, Fransa, Hollanda ve İrlanda’da O tipi şap hastalığı bildirilmiştir.
Avrupa Birliği 1997 süresince şap hastalığından ari idi. Bununla beraber düzenli aşılamalar Yunanistan ve Bulgaristan sınırındaki Türkiye’nin Trakya bölgesinde yeniden uygulamaya alınmıştır. Hem Bulgaristan hemde Yunanistan 1996 daki tip O salgınından sonra ari olarak deklare edilmiştir. 1997 deki serotip A salgınlarından sonra Yugoslavya, Arnavutluk ve Makedonya’da ne yeni salgınlar ne de persistant vakalarda gözlenmemiştir.
Gürcistan’da 1997 yılında yoğun bir şekilde tip O salgınları gözlenmiştir. Virus, Ermenistan’da salgına neden olan suş ile genetik olarak oldukça benzer bulunmuştur.